[fusion_builder_container type="flex" hundred_percent="no" equal_height_columns="no" hide_on_mobile="small-visibility,medium-visibility,large-visibility" background_position="center center" background_repeat="no-repeat" fade="no" background_parallax="none" parallax_speed="0.3" video_aspect_ratio="16:9" video_loop="yes" video_mute="yes" border_style="solid"][fusion_builder_row][fusion_builder_column type="1_1" layout="1_1" background_position="left top" border_style="solid" border_position="all" spacing="yes" background_repeat="no-repeat" margin_top="0px" margin_bottom="0px" animation_speed="0.3" animation_direction="left" hide_on_mobile="small-visibility,medium-visibility,large-visibility" center_content="no" last="true" hover_type="none" first="true" background_blend_mode="overlay" min_height="" link=""][fusion_text hide_on_mobile="small-visibility,medium-visibility,large-visibility" sticky_display="normal,sticky" animation_direction="left" animation_speed="0.3"]

Psikosomatik Hastalıklar ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Psikosomatik hastalıkların neler olduğu ve tedavi yöntemlerine geçmeden önce, psikosomatik kelimesinin köküne bakmak gerekir; çünkü bu bize hastalıkla ilgili bir ipucu verecektir. “Psyche” ruh, “soma” ise beden anlamına gelmektedir. Kelime köklerine baktığımızda hastalık için en basit haliyle ruhsal etkilerin bedende karşılık bulması diyebiliriz. Bu tanımı biraz açmak gerekirse; psikolojik kökenli rahatsızlıkların bedene yansıdığı ve fiziksel semptomlara sebep olduğu psikolojik hastalıklardır. Hastanın fizyolojik yakınmaları olmasına karşın fiziksel kökene dayanan bir hastalığı bulunmamaktadır. Sinirli olunan anlarda vücutta kaşıntıların meydana gelmesi ya da stresli anlarda mide ağrılarının oluşması psikosomatik hastalıklara örnek olarak verilebilir. Bu fiziksel semptomların altında fizyolojik değil bastırılmış ya da ağır gelen duygudurumları gibi psikolojik sebepler yatmaktadır. Psikosomatik hastalıkların tedavisi mümkündür. Hastalar yaşadıkları fiziksel semptomlar nedeniyle ilk olarak semptom gösterdikleri alanın doktorlarına başvururlar. Uzman doktor tarafından yapılan muayene ve gerekli tetkikler sonucunda eğer ki fizyolojik bir sebep bulunamaz ise başvurdukları doktor “psikolojik kaynaklı semptom” tanısıyla hastayı uzman psikolog ya da psikiyatriste yönlendirir. Bundan sonraki süreç uzman psikolog ya da psikiyatristin hastaya uygun gördüğü terapi metotları ya da ilaç tedavisi ile devam eder. Bazı durumlarda doktorlar hem terapi hem de ilaç tedavisini aynı anda da uygulayabilmektedir. Bu tamamıyla hastalığın hangi aşamada olduğu ve doktorun uygun göreceği tedavi yöntemiyle ilgilidir ve karar verecek kişi uzman doktorun kendisidir.

Psikosomatik Hastalıklar

Psikosomatik hastalıklardan söz edebilmek için hastanın fizyolojik yakınmaları olmasına karşın fiziksel kökene dayanan bir hastalığının bulunmaması gerekmektedir. Hastanın gerçekten de bedeninde çeşitli ağrılara, rahatsızlıklara, reaksiyonlara, uyuşmalara, mide ve bağırsak sorunlarına, migrene, deri hastalıklarına ve benzeri semptomlara rastlanır. Bulgulara göre beden gerçekten de hastadır fakat bunun sebebi bulunamıyordur. Psikosomatik burada devreye girer. Hastanın bu vakte kadar sağlıklı olmasına karşın neden şimdi rahatsızlandığını ve gösterdiği fizyolojik semptomların sebeplerini arar. Bu semptomlar tıp literatüründe somatizasyon bozuklukları olarak geçmektedir. Somatizasyon “bedenselleştirme” anlamına gelmektedir. Yani psikolojik olarak yaşadığımız sıkıntıları vücudumuzda etkisi görünecek şekilde bedenselleştirmemizdir. Hasta kendini ifade etmekte zorlandığı zaman bedensel belirtiler daha çok ortaya çıkmaktadır. Kişi keyifsizse, mutsuzsa, çevresi tarafından anlaşılamıyorsa ya da kendini ifade etmekte zorlanıyorsa, stres altındaysa ve bu psikolojik etkenler artık kaldıramayacağı fakat dile de getiremeyeceği bir noktaya gelmişse o zaman beden dili devreye girmektedir. Duygularını ifade edemediği ve artık dayanılmaz noktaya gelen rahatsızlıklarını beden dilini kullanarak aktarmaktadır. Bunlar çok ağır somatik belirtilerle ortaya çıkabilmektedir. Bayılma, şiddetli baş ağrıları, görme ya da konuşma yetisinde körelme, vücudun bir kısmını ya da kolunu, bacağını kullanamama hatta felç geçirme gibi şikayetler olabilmektedir. Peki bu hastalar bu belirtileri kendileri mi yapmaktadır? Hayır, kendileri yapmamaktadır. Hasta gerçekten de bayılmakta ya da gerçekten de vücudunun bir kısmını kullanmasına engel olacak uyuşukluklar hissetmekte ya da felç gibi durumlar yaşamaktadır. Gerçekten de böyle belirtiler ortaya çıkmaktadır ancak bunların nörolojik ya da fizyolojik kökenli bir sebebi bulunmamaktadır. O zaman bu belirtileri yaratan psikolojik sebepler üzerinde durmak gerekmektedir. Bu semptomların fizyolojik kökenli mi yoksa psikolojik kökenli mi olduğuna ise uzman doktorlar yaptıkları muayene sonucunda karar vermektedir. En sık görülen psikosomatik hastalıklardan bazıları şunlardır:
  • Ülser, gastrit gibi mide sorunları
  • Kurdeşen, egzama, sedef, zona, akne gibi cilt sorunları
  • Migren, ense ve baş ağrıları
  • Sırt, bel, boyun, bacak ağrıları
  • Kas ağrıları
  • Vücudun belli bölgelerinde (el, parmak, bacak gibi ya da vücudun sadece sağ bölümü, sadece sol bölümü gibi bölgesel) uyuşmalar
  • Yüksek ya da düşük tansiyon
  • Bayılma, baygınlık geçirme
  • Mide bulantıları
  • İrritabl bağırsak sendromları
  • Sağırlık, körlük
  • Felç
  • Terleme
  • Titreme
  • Çarpıntı
  • Cinsel semptomlar
  • Kanser

Psikosomatik Hastalıklara Örnekler

Psikosomatik hastalıkların birçok türü olabilir. Bu hastalığı daha iyi anlayabilmek için birkaç örnek verebiliriz. Topluluk önünde konuşması gereken ya da sunum yapacak birinin sahneye çıkmadan önce yaşadığı heyecan ve stresten dolayı fiziksel hastalık semptomları göstermesini örnek olarak verebiliriz. Kişi yaşadığı psikolojik baskıyla karın ağrısı, mide bulantısı, kusma isteği, baş dönmesi, çarpıntı, terleme, titreme gibi semptomlarla kendisini hasta hissedebilir. Oysa bu semptomların fiziksel bir temeli yoktur. Yani kişinin psikolojik kaygıları fizyolojik semptomlara dönüşmüştür. Kendisine heyecan ve stres yaratan durum sona erdiğinde (konuşmasını/ sunumunu gerçekleştirdikten sonra) göstermiş olduğu hastalık semptomları da geçecektir. Bu örnek dışında özel hayatında ya da iş hayatında aşırı stresli dönemlerden geçen kişilerin vücutlarında kurdeşen gibi cilt rahatsızlıkları yaşaması ya da şiddetli mide ağrıları çekmesi de örnek olarak verilebilir. Hastaların fizyolojik kökeni olmayan bu rahatsızlarının tedavisi için uzman doktorunda yönlendirmesiyle stresle baş etme yolları konusunda farkındalığının artması çözüm olabilir.

Psikosomatik Hastalıkların Tedavisi

Psikomatik kökenli rahatsızlıklarda hastalar yaşadıkları durumun psikolojik kökenli olduğunu bilmediği için ilk olarak gösterdikleri semptomlardan yola çıkarak ilgili branş dallarındaki hekimlere muayene olmaktadır. Migren şikayetiyle hastanelerin nöroloji birimine başvurmak ya da mide ağrısı şikayetleriyle hastanelerin dahiliye bölümündeki doktorlara muayene olmak örnek verilebilir. Sağlık kuruluşlarındaki uzman hekimlerin muayenesi, yapılan tetkikler ve istenilen tahlillerin sonucunda hastanın şikayetlerine sebep olan herhangi bir bulguya ulaşılamaz ise hastalığın psikolojik kaynaklı olduğuna karar verilmektedir. Hastalar için bu tanı ve teşhis süreci zaman zaman maddi ve manevi olarak yıpratıcı hale gelebilmektedir. Doktor kontrolleri ve tetkiklerin sonucunda hastalığın fiziksel bir kaynağının bulunamaması hastaları daha kaygılı bir hale sokabilmektedir. Uzman doktorlar ve daha önce psikosomatik vakalarla çalışmış sağlık personelleri muayene ve yapılan testlerin, tahlillerin sonuçlarının ardından hastayı psikolojik yardım alacakları sağlık birimine ve uzmanlara yönlendirmektedir.

Psikosomatik Hastalıkların Tedavisi Nasıl Olur?

Hasta yaşadığı hastalık belirtilerinin fizyolojik kökenli değil de psikolojik kökenli olduğu tespit edildikten sonra hekimi tarafından bir psikolog ya da psikiyatriste yönlendirilir. Başvurmuş olduğu psikolog ya da psikiyatristin uygun gördüğü terapi metodu veyahut terapiye ek olarak ilaç tedavisi de uygulayarak hastanın yaşadığı sorunlarının çözülmesi üzerinde çalışır. Hastaların yaşadığı sıkıntılı durumlar, içinde bulundukları depresyon gibi durumlar tedavi edilmediği sürece semptomlar devam edecektir. Hem psikoterapi hem de ilaç tedavisinin bir arada yürütüldüğünde başarı oranının arttığı saptanmıştır. Sadece terapi içeren bir tedavi süreci için uzman psikologlara başvurulabilirken; hem terapi hem de ilaç tedavisi gerektiren durumlarda uzman psikiyatristlere başvurmak gerekir. Hasta için hangisinin uygun olduğuna uzman doktor karar verecektir. Hastaya uygun psikoterapi çeşidine de (konuşma terapisi, EMDR ve benzeri terapi yöntemleri) doktor kendisi karar vermektedir. Hastalar özellikle psikoterapiden çok fayda görmektedir. Psikoterapi sayesinde hasta kendisini ailesine, çevresine ve dış dünyaya karşı daha iyi ifade etmenin yollarını öğrenmektedir. Kendisini rahatça ifade etmeye başladığı zaman daha iyi hissetmeye de başlayacaktır. Böylece stres, dış etkenler, olumsuz durumlarla baş etmeyi de öğrenir. Tüm bunların yarattığı baskı ortadan kalktığında hastada ortaya çıkan fizyolojik etkilerinde sonlanması beklenir. Bu sayfada yer alan ifadeler bağlayıcı ve tedavi maksadıyla kullanılmaya uygun değildir. Sağlık sorununuzun tedavisi için, kendinize en uygun tedavinin gerçekleştirilmesi için sağlık kuruluşlarından ve uzman hekimlerden bilgi alınız. [/fusion_text][/fusion_builder_column][/fusion_builder_row][/fusion_builder_container]