[fusion_builder_container type="flex" hundred_percent="no" equal_height_columns="no" hide_on_mobile="small-visibility,medium-visibility,large-visibility" background_position="center center" background_repeat="no-repeat" fade="no" background_parallax="none" parallax_speed="0.3" video_aspect_ratio="16:9" video_loop="yes" video_mute="yes" border_style="solid"][fusion_builder_row][fusion_builder_column type="1_1" layout="1_1" background_position="left top" border_style="solid" border_position="all" spacing="yes" background_repeat="no-repeat" margin_top="0px" margin_bottom="0px" animation_speed="0.3" animation_direction="left" hide_on_mobile="small-visibility,medium-visibility,large-visibility" center_content="no" last="true" hover_type="none" first="true" min_height="" link="" background_blend_mode="overlay"][fusion_text columns="" column_min_width="" column_spacing="" rule_style="" rule_size="" rule_color="" hue="" saturation="" lightness="" alpha="" content_alignment_medium="" content_alignment_small="" content_alignment="" hide_on_mobile="small-visibility,medium-visibility,large-visibility" sticky_display="normal,sticky" class="" id="" margin_top="" margin_right="" margin_bottom="" margin_left="" fusion_font_family_text_font="" fusion_font_variant_text_font="" font_size="" line_height="" letter_spacing="" text_transform="" text_color="" animation_type="" animation_direction="left" animation_speed="0.3" animation_offset=""]
Nörolojik Hastalıklar Nelerdir?
Nöroloji, sinir sistemi hastalıklarını inceleyen bir bilim dalıdır. Beyin, beyin sapı, omurilik, periferik sinir sistemi ve kasların işleyişiyle ilgili sorunları inceler. Nörolojik hastalıklar çok çeşitlidir ve en yaygın hastalık türleri arasında yer alır.
Nörolojik kökenli hastalıkların erken teşhisi hayati önem taşır; çünkü nörolojik hastalıklar sinir yapılarımızla ilgilidir. Tedaviye geç başlanması vücutta kalıcı hasarlara sebebiyet verebilir. Nörolojik hastalıklardan bazılarını inceleyelim.
Alzheimer
Alzheimer hastalığının ilk belirtisi unutkanlıktır. Dikkat bozukluğu, yüz tanıma bozuklukları, isimlendirme bozukluğu, yön bulma güçlükleri hastalığın bilişsel yönlerini oluşturur.
Hastalığın davranışsal yönlerinde ise teşhis koymakta geç kalınabiliyor. 60 yaş ve üzeri kişilerde davranışsal değişikliklerin, kişilik değişikliklerinin olmasının altında Alzheimer hastalığı yatabiliyor.
Alzheimer hastalığı üç evreye ayrılır. İlk evre hastalığın erken belirtilerinin ortaya çıktığı ama hastanın günlük yaşam aktivitelerinin etkilenmediği evredir. Hasta bu aşamada çalışma hayatını sürdürebilir, evin dışındaki günlük aktivitelerine devam edebilir. Yaşantısında ciddi bir bozulma olmayacaktır.
Hastalık ilerledikçe günlük yaşam aktiviteleri de etkilenmeye başlar. Hasta işini sürdüremeyebilir, emekli olmak zorunda kalabilir. Tek başına araba kullanamayacak duruma gelir. Yol ve yön bulmakta zorlanabilir. Günlük işlerinde ise yardıma ihtiyaç duymaya başlayabilir.
İleri evrede ise tüm bu semptomlara ek olarak daha fazla bakıma ihtiyaç duyar.
Alzheimer hastalığı sinsi ilerleyen ve yavaş yavaş gelişen bir hastalıktır. İlk belirtiler ortaya çıktığında aslında hastalık neredeyse on yıldır kişinin beyninde oluşmaya başlamıştır.
MS Hastalığı (Multiple Skleroz)
Merkezi sinir sistemini etkileyen ve ataklar halinde kendini belli eden kronik sinir sistemi rahatsızlığıdır. İklim şartları, çevresel etkenler, geçirilen viral hastalıklar, genetik yatkınlık hastalığın oluşumunda önemli rol oynamaktadır.
Genetik yapısı yatkın bireylerde bazı çevresel faktörlerinde etkisiyle tetiklenebilir. Çoğunlukla ataklar halinde seyreder ve genç nüfusu etkiler. Görülme yaşı daha çok 20 ile 40 yaş aralığındadır. Çok nadiren 50 yaş sonrasında da görülebilir.
Kadınların bu hastalığa yakalanma oranı erkeklere göre biraz daha fazladır. Ayrıca ekvatordan kuzeye doğru gidildikçe hastalığın görülme sıklığı artar.
MS çoğunlukla bulanık görme, çift görme, kol ve bacaklarda uyuşukluk, denge bozukluğu, vücutta yanmalar, idrar problemleriyle karşımıza çıkar. MS’nin tanısı daha çok hasta öyküsü, nörolojik muayene ve yapılacak incelemelerle konur.
Günümüzde MS’nin kesin bir tedavisi yoktur. Uygulanan mevcut tedaviler ise epey faydalı olmaktadır. Tedavileri temel olarak iki aşamaya ayırabilir. Birinci grup atak tedavisidir. Bu çoğunlukla 3 ila 7 gün kullanılan, bazen 10 güne kadar uzayan yüksek dozda kortizon ile yapılır.
Ayrıca bağışıklık sistemini düzenleyen tedavilerle de hastalık kontrol altında tutmaya çalışılır.
Parkinson Hastalığı
Parkinson hastalığı yavaş ve ilerleyici özelliğe sahip olan, beyin hücrelerini etkileyen bir beyin hastalığıdır. Bizim akıcı ve koordine hareket etmemizi sağlayan beynimizin bazı anatomik bölgelerinde dopamin üreten bazı hücrelerimiz vardır.
Bu dopamin üreten hücrelerin dejenerasyondan etkilenmesi sonucu dopamin üretemez hale gelir ve Parkinson hastalığının belirtileri ortaya çıkar.
Bu hastalık her iki cinsiyeti de etkileyebilmektedir. Daha erken yaşlarda da görülebilmekle beraber 40 – 75 yaş grubunda daha sık karşımıza çıkan bir hastalıktır.
Hastalığın teşhisinde karşımıza dört bulgu çıkmaktadır. Bir tanesi titreme dediğimiz, özellikle el ya da kolda başlayan istirahat halinde ortaya çıkan hareketle kaybolan, belirli postürlerde de ısrar edebilen titreme şeklinde olur. Aynı zamanda el ve bacak, vücut hareketlerinde yavaşlama durumu vardır.
Kişi yürürken kollarını sallayamaz, ayakları yere yapışık gibi yürüyebilir. Etkilenen mimik kasları sebebiyle bir maske yüz ifadesi söz konusu olur. Yine kol, bacak ve gövdede katılık denilen bulgular olabilir. Öne eğik küçük adımlarla yürüme görülebilir. Bu durum hastada denge kayıplarına sebep olabilir.
Parkinson hastalığının tedavisindeki amaç hastalığın belirtilerini azaltıp, hastanın günlük yaşam kalitesini arttırmaya yöneliktir. Ana tedavi dopamin seviyesini yükseltmektir. İlaç tedavisine istenilen yanıt alınamıyorsa cerrahi tedavisine başvurulabilir.
Beyin pili uygulaması yapılabilir. Son yıllarda ise çok sık kullanılmaya başlanan mideden ince bağırsağa gönderilen pek dediğimiz likit endo polarla tedavi uygulanabiliyor. Ayrıca fizyoterapi programlarıyla hastaların günlük yaşamda aktif kalabilmesi sağlanmalıdır.
ALS (Amytrofik Lateral Skleroz)
ALS (Amytrofik Lateral Skleroz) hastalığı motor nöron hastalığı olarak da bilinmektedir. Beyin ve omurilikte bulunan kasların hareket etmesini sağlayan sinir hücrelerinin zarar görmesi sonucu ortaya çıkar.
Vücudumuzda istemli hareketleri sağlayan iki tane motor nöronumuz var. Birincisi beyin korteksinden omuriliğe kadar; ikincisi omurilikten kaslara kadar giden sinir hücreleridir.
Bunların olumsuz etkilenmesi sebebiyle karşımıza ilerleyici kas güçsüzlüğü ile çıkan bir hastalıktır ALS. Ortalama 40 – 60 yaş grubunda görülür ama daha genç ya da daha erken yaşlarda da görülebilen bir hastalıktır.
ALS’nin belirtileri her hastada farklılık gösterebilir ama genel anlamda en çok karşılaşılan şikâyet hastanın da fark ettiği kaslarındaki kuvvetsizlik ve kaslarındaki incelmedir.
Özellikle elde ya da kolda tek taraflı olarak başlar ve hastanın kalem tutmasını, düğme iliklemesini, çantasını taşımasını etkileyebilir. ALS hastalarında seğirme dediğimiz yakınmalar da görülebilir. Aynı zamanda bu seğirmelere kaslarda spazmlar ve ağrılar da eşlik edebilir.
ALS’nin günümüzde kesin bir tedavisi yoktur. Hastalığın seyrini yavaşlatan, solunum cihazına ihtiyaç süresini uzatma olan ilaç tedavisi uygulanır. ALS hastalığında destekleyici tedaviler çok önemlidir. Fizik tedavi, beslenme desteği, konuşma terapisi ve uyum tedavisi bu destekleyici tedavilerden bazılarıdır.
Epilepsi (Sara)
Halk dilinde “sara hastalığı” olarak bilinen epilepsi bir bilinç bozukluğudur. Tam anlamıyla bilinç kaybı olması gerekmez ve epilepsi her yaş grubunda görülebilmektedir. Çocukluk çağında, gençlik çağında, orta ve ileri yaşlarda görülen epilepsi çeşitli nedenlerden dolayı görülür.
Çocukluk çağında görülen epilepsinin nedenleri arasında doğumsal problemler, genetik faktörler ve metabolik bozukluklar sayılabilir.
Buluğ çağındaki epilepsinin nedenlerine baktığımızda kafa travmaları, enfeksiyonlar ve tümörler karşımıza çıkmaktadır.
Daha önce hiç epilepsi nöbeti geçirmemiş fakat 60 yaşında ilk nöbetini geçiren hastaların epilepsi nöbetleri arkasında yatan asıl sebep olarak anevrizmalar, küçük beyin kanamaları gibi damarsal nedenler akla gelir.
Epilepside olay beyin damarlarıyla ilgili olmayıp, beynin elektriksel aktivitesiyle ilgilidir. Beynin hangi bölgesinden kalkıyorsa ona göre bir semptom açığa çıkar. Örneğin beynin arka bölgelerinden yani görme korteksinden kalkan bir epilepsi nöbetinde hastanın şikâyeti tamamen görsel şikayetlerdir.
Epilepsi tedavisinde ilaçlarla nöbetlerin durdurulması hedeflenmektedir. Uzman doktor hastasına en uygun dozu ayarlar. İlaç tedavisi birçok hastada etkili olmasına karşın bazı hastalar bu tedaviye yanıt vermemektedir. Bu hastalara cerrahi tedavi yöntemleri kullanılabilir.
Bir başka tedavi yöntemi ise vagus sinir stimülatör denilen tedavi yöntemidir. Göğüs altına yerleştirilen pil ile vagus siniri belli aralıklarla uyarır ve bu yöntem sayesinde nöbetlerde azalma görülebilir.
Epilepsiye iyi gelebilecek, hayat kalitesini arttıran yöntemlerde vardır. Stres yönetimi bunlardan biridir. Hasta stres yönetimini öğrendikçe geçirdiği nöbet sayıları azalmaktadır.
Alkol ve sigaradan uzak durmak, yediklerine dikkat etmek, düzenli uyku uyumak, egzersiz yapmak ve doktor tarafından verilen ilaçların düzgün kullanılması hastalığın hasta üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmaktadır.
Son olarak epilepsi kronik bir rahatsızlıktır ve takibi son derece önemlidir. Uzman doktor kontrolünde takipleriniz yaptırmayı unutmayın.
Bu sayfada yer alan ifadeler bağlayıcı ve tedavi maksadıyla kullanılmaya uygun değildir. Sağlık sorununuzun tedavisi için, kendinize en uygun tedavinin gerçekleştirilmesi için sağlık kuruluşlarından ve uzman hekimlerden bilgi alınız.
[/fusion_text][/fusion_builder_column][/fusion_builder_row][/fusion_builder_container]